KARA AHMED d. 1870 Razgrat, Bulgaristan - ö. 1902 İstanbul

Güreşe küçük yaşlarda başladı. İstanbul'a gelerek Hergeleci İbrahim'e çırak oldu. Hergeleci'den güreşin inceliklerini ve tekniklerini öğrendi. Genç yaşta Kırkpınar'da Başpehlivan unvanı aldı. Yurt dışında Koca Yusuf'tan sonra en çok tanınan pehlivan olan Kara Ahmed 1.80 m. boyunda, 105 kilo ağırlığında, güçlü, teknik özellikleri oldukça iyi bir pehlivandı. Yurtta Adalı Halil, Koca Yusuf, Hergeleci İbrahim kadar popüler ve başarılı olamasa da Kara Ahmed yurtdışında çok önemli başarılara imza atarak güreş tarihimizde etkin bir yere sahip oldu.1897'de Hocası Hergeleci İbrahim'le Fransa'ya giderek orada yaptığı tüm güreşleri kazandı. 1899'da Fransızlar 20. yüzyıl adına büyük şenlikler ve organizasyonlar düzenlemekteydiler. Bu organizasyonlardan biri de Dünya Güreş Şampiyonası'ydı

Bu şampiyona dünyada ilk kez düzenlenecek olup, kazanan güreşçiye büyük ödül verilecekti. Kara Ahmed bu organizasyona da katılarak, iki Fransız rakibini tuşla, Amerikalı rakibinin 26. dakikada müsabakayı terk etmesi sonucu, Belçikalı rakibini tuşla, diğer iki Fransız rakibini net bir skorla mağlup ettikten sonra, final karşılaşmasında Laurent de Beaucairois'i bir saatin sonunda sırtüstü yere yapıştırarak Dünya Şampiyonluğu unvanını kazandı. Bu büyük başarı Türk Güreşçilerin yurtdışında kazandığı ilk resmi ve en büyük başarıydı. Bu başarıdan sonra Fransız Şampiyonu Paul Pons ile Şampiyonlar Şampiyonluğu karşılaşması için 3 kez güreşmiş, bu üç güreşte de berabere kalmıştır.

. 10 Ocak 1900'de tekrar Paul Pons ile karşılaşmış 3 kez berabere kaldığı Pons'u bu sefer net bir şekilde yenerek Şampiyonlar Şampiyonu oldu. Bu başarıları neticesinde Padişah II. Abdulhamit tarafından ödüllendirilerek, kendisine Osmanlı Devlet Nişanı verildi ve maaş bağlandı. Fransa'da büyük başarılara imza atan Kara Ahmed, Paris'te tanıştığı Fransız Matmazel Juliette ile birbirlerine aşık olup İstanbul'a birlikte dönerek evlendiler. Juliette, Fatma Zarife adını aldı ve Müslüman oldu.

Kara Ahmed sadece istediği şampiyonlukları değil, aynı zamanda istediği aile hayatını da kurmuştu. Ancak hayatının en verimli denilebilecek döneminde, henüz 32 yaşındayken Aksaray'da meşhur Pehlivanlar Kahvesi'nin bahçesinde geçirdiği kalp krizi sonrası yaşamını yitirdi.